SON DUYURULAR
Balkan Körler Müzik Festivali
03 Mayıs 2024ŞARTNAMELERDE ERİŞİLEBİLİRLİK ŞART OLSUN ORTAK BASIN BİLDİRİSİ
03 Mayıs 202422.Olağan Genel Kurulumuz sert kış koşulları ve pandemi sebebiyle ertelenmiştir.
03 Mayıs 2024Yalnızca kadınların dolduracağı bir anket çalışması
03 Mayıs 2024Engelli kadınlar sivil toplum örgütlerinde haklarını arıyor: "Kararlara katılamıyor, temsil edilmiyoruz!"
03 Mayıs 2024 3-aralik-2024-basin-ac-iklamasi.docx dosyasını indirmek için tıklayın!
Basına ve kamuoyuna,
3 Aralık günü dünya çapında engellilerin sorunlarının dile getirildiği, çözüm yollarının konuşulduğu bir gündür. Bugün ülkemizin çevresinde savaşlar sürmektedir. Suriye’de, Gazze’de, Ukranya’da ve dünyanın başka yerlerinde savaşlar sürmekte ve maalesef artdış eğilimi göstermektedir. Savaşların olduğu yörelerde diğer insanların ne durumda olduğu bile kimi durumlarda bilinmezken, engellilerin ne durumda olduğunu düşünmek bile istemiyoruz. Sürekli bir yerden başka bir yere göç etme, yaşanılan ortamın yok olması veya zarar görmesi, düzensiz gelen yardımlara engellilerin ulaşma sorunu gibi pek çok sorunla ne şekilde baş edebildikleri belli değildir. Savaşların bir an önce durdurulması gerekmektedir; çünkü, biliyoruz ki, savaşlar daha çok engellinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Kuşkusuz, savaş ortamlarında yaşayan engellireni sorunlarına dikkat çekerken, ülkemizdeki engellilerin yaşadığı sorunları da dile getirmekten geri duramayız. Bu sorunların başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile engellilere de aylık bağlanmışsa da, bu aylığın bağlanmasının şartlarını yerine getirmek kolay değildir. Son yıllarda bu şartlarda yapılan değişiklikle yaşlıların bireysel gelirine bakılması kabul edilirken, engellilere bu hak tanınmayarak eskiden olduğu gibi hane halkının toplam gelirine bakılması uygulamasına devam edilmektedir. Bu şekilde engelli kişi bağımsız bir birey olarak değil, hane halkına bağımlı bir kimse olarak düşünülmektedir. Aylık bağlanırken, engellinin de kişisel geliri esas alınacak şekilde yasada değişiklik yapılmalıdır.
- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 7. Maddesine dayanılarak ağır engellilere bakan kimseye bakıcı ücreti ödenmektedir. Bu durum, bakılan kişiyle bakıcı ve ailesiyle ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabilmekte, bireysel özgürlüğü kısıtlayan bir hal alabilmektedir. Engellinin eğitimden, sosyal yaşamdan yeteri kadar faydalanamayan, bakıcısına ve ailesine bağımlı bir yaşam sürmesine yol açılmış olabilmektedir. Oysa, pek çok ülkede olduğu gibi, bu ücretin bakımı alan kimseye ödenmesi dolayısıyla onun kimin bakacağına karar vermesi pek çok sorunun da önüne geçebilecektir.
Kimi durumlarda körlere bakan kimselere de bakım ücreti ödendiği bilinmektedir. Yönetmelikte buna uygu düzenleme yapılarak, ağır engelli sayılan körlerin yapmak zorunda kaldığı fazladan harcamaları için birçok ülkede olduğu gibi, çalışsın-çalışmasın engel düzeyine göre körlere de bu ücret ödenmelidir. Böyle bir yaklaşım, tarihinin her döneminde körlerin iyi yaşamasına özen göstermiş, hatta eskiden olduğu gibi vakıflardan “a’ma maaşı” adı altında maaş bağlamış engin hoşgörüye sahip bir kültürün tezahhürü olacaktır.
- Erişilebilirlik konusu mevcut yasa, yönetmelik ve yıllardır süren denetim komisyonları faaliyetlerine rağmen, halâ kanayan bir yara olma özelliğini sürdürmektedir. Yapısal erişilebilirliğin yanı sıra bilgiye erişim konusu da her çözümde gözönünde bulundurulması gereken bir unsur durumundadır. Web siteleri yapılırken, dijital uygulamalar geliştirilirken mutlaka erişilebilirlik parametreleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Her türlü kamu ihalesinde erişilebilirlik unsuru mutlaka yer almalıdır.
- Engelli sağlık kurulu raporlarında yaşanan çarpıklıklar dolayısıyla pek çok mağduriyet yaşanmaktadır. Kişinin engelinin belirlenmesinde kullanılan ICF kuralları yeterince uygulanmamakta, en azından körler ve az görenler için yarı bağımlı, tam bağımlı gibi yanlış anlamalara yol açan sınıflamalar yetmiyormuş gibi, düzelmeyecek engel durumları için bile süreli raporlar düzenlenerek kişilere mağduriyet yaşatılabilmektedir. Zaman zaman kamuoyuna yansıyan haksız engelli raporu almış kişiler bir yana, raporlardaki tutarsızlıklar pek çok kişinin hak kaybına yol açmakla kalmamakta, aynı zamanda haksız kimselere de çeşitli “hak” ve “kolaylıklar” sağlanmış olabilmektedir.
- Engellilerin işe alımı sırasında körler dezavantaj yaşamaktadır. Bu durum dikkate alınarak körlere mağduriyet yaşatılmamalıdır. İşe alındıkları kurumda onların da yapacağı işler bulunduğu unutulmamalıdır.
- Körlerin ve genel anlamda engellilerin kullandığı yardımcı teknik araçlardan 2005 yılından bu yana KDV alınmıyordu. Ancak, 26 Temmuzda kabul edilen vergi paketinin 18. Maddesiyle bu araç-gereçten da KDV alınması hükme bağlandı. Bu şekilde zaten pahalı olan bu tür araçları körlerin ve engellilerin edinmesi daha da zorlaştı. Bu düzenlemenin iptâli için Anayasa Mahkemesinde açılan davanın olumlu şekilde karara bağlanmasını bekliyoruz.
- Körler okullarını şehir merkezlerinden ücra yerlere taşıma uygulamasından vaz geçiniz. Eğer amacınız körleri gözden ırak yere götürmek ya da şimdiki arsalarının rant değerinin yüksek oluşunun yarattığı iştah değilse, bunun neden ısrarla yapılmaya çalışıldığını öğrenmek istiyoruz. Bunun son örneği Gaziantep’teki GAP Görme Engelliler İlköğretim Okulunda yaşanmaktadır. Körlerin eğitiminde şehir merkezlerinde toplumun içinde olmanın özel bir anlamı vardır. Çeşitli uygulamalarla azaltılan öğrencileri gerekçe göstererek pansiyonların birer birer kapatılmasını da kabul etmiyoruz. Ayrıca, İzmir’deki Aşık Veysel Görme Engelliler Okulunda, aralarında ciddi iletişim sorunu bulunan körlerle sağırları bir arada okutma çabasından vazgeçilmelidir.
- Körler dernekleri ve Federasyonumuzun keyfi kurulmuş, herhangi bir dernek ya da federasyon olmayıp, toplumda önemli bir görevi olan ve yeri geldiğinde devletin yerine getirmediği işleri yapan kuruluşlar olduğu şeklinde görülmesini ve desteklenmesini bekliyoruz. Bu nedenle, vergiyi toplayan devletin mutlaka kamu yararına çalışan ve belli bir tabana dayanan bu tür dernek ve feterasyonları güçlendirmesi ve kamu tarafından sunulan kimi hizmetlerin bu kuruluşlar aracılığıyla yürütülmesi anlamlıdır. Bizim geleneksel olarak yönlendirilmek istendiğimiz, halkın yardımlarıyla ayakta durmayı, insanlardaki körlere acıma duygusunu körüklediğinden uygun bulmuyoruz.
Kuşkusuz, körlerin yaşadığı sorunlar bunlarla sınırlı değildir. Eğitimde, istihdamda ve sosyal yaşamda pek çok sorunla karşıkarşıyayız. Mevcut yasa ve yönetmeliklerin hakkıyla uygulanması ile birlikte, körlerin ve genel olarak engellilerin düzenlemeler yapılırken sürekli gözönünde bulundurulması sorunların çözümünü büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Yetkililerden, eğitimde, çalışma yaşamında ve sosyal etkinliklere katılımda yaşadığımız sorunlara çözüm bekliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Mehmet Emin Demirci
Türkiye Körler Federasyonu Başkanı